Erken ve hatalı kullanılan antibiyotikler, komplikasyon riskini artırıyor

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Hastaneler ve aile sağlığı merkezleri, üst solunum yolu enfeksiyonları, grip, influenza ve COVID-19 vakalarının artmasıyla birlikte dolup taşıyor. Acil servislerde uzun kuyruklar oluşurken yoğun bakım servislerinde hasta yoğunluğu nedeniyle alarm veriliyor. Solunum sinsityal virüsü (RSV) olarak da bilinen RSV, nezle ve influenza vakalarında artış gözlendiğini belirten Prof. Dr. Levent Doğancı, “Bu üç hastalığı ayırt etmek ve buna yönelik tedaviye başlamak önemlidir. Ancak bu hastalıklar ayırt edilemiyor ve hemen antibiyotikler kullanılıyor” dedi.

Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Levent Doğancı, influenza, COVID-19 ve diğer virüslerle ilgili antibiyotiklerin etkili olmadığını vurgulayarak, “Bu şekilde antibiyotik direnci oluşturuyoruz. Hastalığın erken döneminde kullanılan antibiyotikler, komplikasyonların daha ağır seyretmesine neden olabilir” şeklinde konuştu. Doğancı, influenza şüphesi olduğunda test sonuçları beklenmeden antiviral ilaçların kullanılması gerektiğini ifade ederek, “Şu anda toplumda hem influenza hem de COVID-19 bir arada bulunabilir. Dolayısıyla her iki virüs de test edilmeli. Ülkemizdeki virüslerin antiviral direnci ileri merkezlerimiz tarafından araştırılmalı ve sonuçlar klinisyenlerle paylaşılmalıdır” dedi.

Prof. Dr. Levent Doğancı, benzer belirti ve bulgulara sahip bakteriyel hastalıkların göz ardı edilmemesi gerektiğini belirterek, “İnfluenza aşısı çok önemlidir. Aşı sayesinde bağışıklık kazanırız. Salgın başladıktan sonra bile grip aşısı önemli bir koruma sağlar” şeklinde konuştu. Risk altında olan kişilere (65 yaş üstü, bağışıklık sistemi baskılanmış hastalar ve solunum yolu kronik hastalığı olanlar gibi) grip aşısını yaptırmaları tavsiye eden Doğancı, bu kişilerle aynı ortamda bulunan kişilerin ve sağlık çalışanlarının da aşılanmasının önemli olduğunu vurguladı.

Prof. Dr. Levent Doğancı, kış dönemi boyunca ateş, burun akıntısı, öksürük, boğaz ağrısı gibi rahatsızlıkları olan kişilerin kendilerini izole etmesini ve toplu taşıma araçlarında, sinema, tiyatro, alışveriş merkezi gibi kalabalık mekanlarda ve özellikle sağlık kuruluşlarında maske takmalarını önerdi.

Hastaların bu tür rahatsızlıklar için acil servislere gitmemeleri gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Levent Doğancı, özellikle çocukların acil servislere götürülmemesi gerektiğini belirtti. Acil servis hekimlerinin maalesef “acil değilsiniz” diyemediğini ifade eden Doğancı, yüksek ateşli hastaların acil durumda olmadığını ve öncelikle aile hekimlerine başvurmaları gerektiğini söyledi.

Prof. Dr. Levent Doğancı, acil servislerin temel görevinin yaşamsal önem taşıyan durumlarla ilgilenmek olduğunu belirterek, kalp krizi, felç, şuur kaybı, ciddi kaza ve kan kaybı gibi durumların bu servislerin asli görevleri olduğunu dile getirdi. Acil servislerin “randevu” vererek acil olmayan hastalıklara çok kısa süre ayırması durumunda asli görevlerinde aksamalar yaşanabileceğine dikkat çeken Doğancı, birçok klinik branş hekiminin asistanlık döneminde acil servislerde nöbet tutarak acil durumlarla ilgili bilgi ve deneyim kazanması gerektiğini vurguladı. Doğancı, sağlık sisteminin düzgün çalışmadığı, branşlaşmaya yeterince önem verilmediği bir durumda birçok tıbbi sıkıntının ortaya çıkabileceği uyarısında bulundu.

Son olarak Levent Doğancı, sağlık kuruluşlarında hasta yoğunluğunun artması, çalışanların şiddete maruz kalması ve çalışma hızının sekteye uğraması gibi sorunlarla birlikte hekim göçünün de ana bir sorun olduğunu ifade etti. Sistemin düzgün çalışmaması ve branşlaşmanın yetersiz olmasıyla birlikte birçok ana tıp dalında ciddi asistan eksikliği olduğunu belirten Doğancı, bu durumun gelecekte daha büyük tıbbi sorunlara yol açabileceğini sözlerine ekledi.