Video Galeri
Türkiye’nin enflasyon hedefleriyle ilgili önemli bir değerlendirme Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu tarafından yapıldı. Kozanoğlu, enflasyonun yüzde 36 hedefine yaklaşması veya Merkez Bankası Enflasyon Raporu’ndaki yüzde 30-42 aralığını aşmaması için iç talebin kısılması gerektiğine dikkat çekti.
Altınbaş Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi olan Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, dar gelirli vatandaşların gıda, ulaşım ve kira gibi harcamalarının ağırlıklı olduğunu belirtti. Bu nedenle gıda fiyatlarındaki yüzde 72, ulaşım fiyatlarındaki yüzde 92.5 ve kira fiyatlarındaki yüzde 108.5 gibi yüksek artışların enflasyonun dar gelirlileri en çok etkilediğini vurguladı. Hizmet sektöründe yaşanan yüzde 90.7’lik artışın ise turistlerin ve üst gelir grubundaki kişilerin daha fazla faydalandığı ekonomik aktivitelerdeki talep artışını gösterdiğini belirtti. Kozanoğlu ayrıca, “Faizler yükseldikçe talep zayıflar ve otomotiv, beyaz eşya, giyim gibi sektörler olumsuz etkilenir. Ancak zorunlu tüketim maddelerinde ve orta-üst gelir gruplarına yönelik hizmetlerde yavaşlama daha geç görülür” şeklinde açıklamalarda bulundu.
Kozanoğlu ayrıca emekli, memur ve asgari ücrete yapılan zamların etkilerine de değindi. Asgari ücretin yılda bir kez belirlendiğini ve bundan sonra her ay asgari ücretle geçinenlerin alım gücünün zayıflayacağını dile getiren Kozanoğlu, bu durumun asgari ücretli çalışanların dayanıklı tüketim ürünlerine olan taleplerini artırabileceğini söyledi. Şu anda açlık sınırının 14.025 TL olduğunu ve tüketici enflasyonunun yüzde 21.2’ye ulaştığında asgari ücretin açlık sınırının altına düşeceğini belirtti.
“Beyaz yakalılarda tatminsizlik ve işe yabancılaşma” konusuna da değinen Kozanoğlu, asgari ücretin özel sektörde norm ücret haline geldiğine dikkat çekti. Deri, giyim, mobilya, gıda, inşaat, toptan ve perakende ticaret ve lokanta-kafeler gibi sektörlerde asgari ücret oranının yüzde 70 ve üzerine çıktığını ifade etti. Beyaz yakalı ve yüksek eğitimli çalışanların asgari ücrete yaklaşmasının bazı olumsuz etkileri olduğunu söyleyen Kozanoğlu, tatminsizliğin işe yabancılaşmaya neden olduğunu ve beyin göçünü hızlandırdığını belirtti. Kozanoğlu, kamuda istihdamın özel sektöre göre daha cazip hale geldiğini ve eğitim, deneyim, başarı ve arzunun artık daha az önemli hale geldiğini ifade etti.
Kozanoğlu, Türkiye ekonomisinin iç talep çekişli bir dönem yaşadığını belirtti ve işgücünün milli gelirden aldığı payın giderek daraldığına dikkat çekti. Bu durumu, pandemi döneminde özellikle uzaktan çalışanların birikimlerinin artması ve orta-üst gelir grubunun emlak, otomotiv ve borsa yatırımlarının prim yapmasıyla harcamaların artmasının açıklayabileceğini söyledi. Ancak daha çok, bireysel kredi faizlerinin enflasyonun altında kalması nedeniyle insanların gelirlerinin üzerinde harcama yapmasının sonucu olduğunu belirtti. Kozanoğlu’na göre, faizler yükseldiğinde talep kaynağı da kuruyacak ve 2024’ün ikinci yarısında ekonomide sert bir soğuma yaşanacak. Şu anda bir yavaşlama olsa da kredi kartı harcamaları yıllık yüzde 160 artışla hala canlı. Bu durumun da durması durumunda yavaşlamanın daha belirgin hale geleceği belirtildi.
Ekonomik durgunluğun her zaman işsizliği artırdığını hatırlatan Kozanoğlu, 2018 döviz krizi sonrasında oluşan yüzde 13.7’lik işsizlik oranını ve genç işsizliğin yüzde 16.3 olduğunu söyledi. Şu anki yüzde 16.3 genç işsizlik oranının yüzde 20-25 aralığında bir orana yükselme ihtimalinin olduğuna dikkat çekti. Ekonomik yavaşlamanın etkilerinin kasım ayında işsizlik oranının yüzde 9.0’a yükselmesi ve sanayi üretiminin bir önceki aya göre yüzde 1.4 daralmasıyla hissedildiği belirtildi.
Kozanoğlu ayrıca yabancı sermayenin kaçma riskine de işaret etti. Faiz indirimlerinin yabancı sermayenin çıkışını hızlandırabileceğini belirten Kozanoğlu, sıcak para giriş çıkışlarının ülkedeki fiyatlardan etkilenmediğini ve sadece getiri sağladığı sürede ülkede kalacağını söyledi. 2023’te yapılan tüm çabalara rağmen borsanın sadece 1.3 milyar dolar ve DİBS’in 4.9 milyar dolar çekebildiğini belirten Kozanoğlu, 2024’ün ekonominin ani bir duruşa geçmesini önleme gereğiyle dezenflasyon sürecini sürdürme amacı arasında zorlu tercihlerin yapılacağı bir dönem olacağını belirtti. Ancak bu kemer sıkma programının en büyük yükünü yine emekçilerin çekeceğini ifade etti.
İnek sütü üretimi yüzde 12,8 arttı: Türkiye çiftliklerinde toplanan inek sütü miktarı hızla yükseliyor
Çerezleri, yalnızca veri politikamızdaki hedeflere uygun ve mevzuata uygun bir şekilde kullanmaktayız. Daha fazla bilgi için lütfen veri politikamızı inceleyiniz.